Avrupa Birliği’nin Karadeniz Politikası
1 Ocak 2007’de Bulgaristan ve Romanya’nın resmen üyeliğe kabul edilmeleriyle AB’nin elleri Karadeniz kıyısına ulaşmıştır. Öncesinde davet edildiği Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne en çok gözlemci statüsünde katılan AB, bu tarihten itibaren bölgedeki çıkarlarını savunmak için aktif çaba göstermiş, aynı yılın Nisan ayında Avrupa Komisyonu “Karadeniz birlikteliği: Yeni bir inisiyatif”[1] adlı raporu hazırlayarak yeni Karadeniz politikasını deklare etmiş, “Barcelona süreci” ile Akdeniz’de, “Balkanlar için istikrar paktı” ile güneydoğuda, “Kuzey boyutu” ile Baltık ve Barents Denizi’nde gösterdiği genişleme politikalarına böylece doğuyu da ilave ederek Ukrayna ve Moldova’nın yanı sıra 3 güney Kafkasya devleti ile ikili ilişkileri geliştirme çabası gütmeye başlamıştır.
AB’nin yeni Karadeniz politikasına ilişkin ilk somut gelişme 14 Şubat 2008’de Kiev’de Ukrayna başkanı Yushchenko’nun ev sahipliğini yaptığı tüm Karadeniz ülkelerinin temsilcileri davet edildiği bakanlar seviyesinde bir toplantı olup, AB yetkililerinin yanı sıra Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Türkiye ve Ukrayna dışişleri bakanları aynı gün bir bildirge yayınlayarak “Genişletilmiş Karadeniz Bölgesi”nde barış, istikrar, refah ve güvenlik alanlarında karşılıklı işbirliği yapılacağını bildirmiştir.[2]
AB’nin Karadeniz stratejisinin temelini Avrupa’nın gaz ihtiyacını Rusya’ya bağımlılığı azaltarak karşılamak için Orta Asya ve Hazar havzalarındaki kaynaklardan[3] sağlamaya çalışmak yani Rusya’yı izole etmeden ve tedarikçi olma vasfını engellemeden artan enerji ihtiyacını tedarikçileri çeşitlendirecek alternatif projeleri destekleme çabası oluşturmaktadır. Buna karşılık Avrupa’nın ihtiyacını neredeyse tek başına karşılayan Ruslar, gaz üreticisi Orta Asya ülkelerini ekonomik ve politik oyunlarla sıkıştırarak doğal gazlarını yalnızca kendilerine satmaları konusunda zorlayarak, AB’nin Rusya’ya olan bağımlılığını sürdürmeye çalışmaktadır. Kırım krizi sırasında AB saflarına çekilmek istenen Ukrayna’nın Rusya tarafından askeri gücü masada tutan adımlarına diplomatik enstrümanlarla cevap vermesi bir sıcak savaş tehlikesini bertaraf etse de Rusya’nın benzer tavrı Suriye’de göstermeye devam etmesi bölgesel meselelerin küresel bir krize dönüşme riskini arttımaktadır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Notlar
[1] “Black Sea Synergy: a New Regional Initiative”. Document COM (2007)160 final, 11.04.2007
[2] Emerson, 2008: 1-14.
[3] Hazar havzasında 2005 yılı için günde 2 milyon varil petrol çıkarılmaktayken, 2004’de doğal gaz üretiminin 5 kübik feet toplam rezervin ise 232 trilyon kubik feet olduğu sanılmaktadır. Hazar petrol ve gazı için Bkz. Bernard Gelb. Caspian Oil and Gas: Production and Prospects, CRS Report RS21190. Orta Asya petro l ve gaz kaynakları için Bkz. Jim Nichol. Central Asia: Regional Developments and Implications for U.S. Interests, RL30294